İstanbul Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi

Üniversite hayatımın ilk yılında oda arkadaşımın sürekli ‘çocuğum’ diye bir şeylerden bahsettiğini duyuyordum. Bir gün daha fazla dayanamayıp işin aslını sordum. Anlattıkları karşısında hem şaşkınlığımı koruyamamış hem de mutluluktan gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. İyi insanlar hala var mıydı?

Ben Nurşah , İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 3.sınıf öğrencisiyim.        Benim hikayem, oda arkadaşım sayesinde başladı. Proje vesilesiyle hayatımın her anında yanımda olan derneğimizle ve onun birbirinden kıymetli sosyal sorumluluk projeleriyle tanıştım. Yeni dönemde ben de Mina’nın Çocukları’ nın bir parçası oldum. Elbette bir çocukla iletişim kurmak sanıldığı kadar kolay değildi. En ince ayrıntısına kadar düşünülüp işlenen projemizde çocukların hassasiyeti her zaman önceliğimiz oldu. Projede yol arkadaşlığı edeceğimiz çocuklara doğru ve etkin bir yolla temasta bulunabilmemiz için Baltaş Grup’tan çok kıymetli eğitimler aldık. Bu eğitimler yalnızca çocuklarla ve aileleriyle olan iletişimlerimizi güçlendirmek için değildi, biz genç bireylerin de birbirimizi anlamada ve karşılaştığımız zorluklara karşın doğru kararlar alabilmemizde pusulamız oldu. Eğitimlerin ardından okuduğumuz ‘Duygusal Zeka ’ kitabı, her bireyin farklı olabileceği ve bu farklılıkların başlı başına değer taşıdığı gerçeğini bizlere bilimsel olarak sundu. Proje arkadaşlarımla birlikte kitap üzerine konuşmalar yaparken birbirinden kıymetli farklı fikirleri duyabilmek hem ufuk açıcı olurken hem de akran dayanışmamızın temellerini attı.

Nihayetinde yaz başlarken benim için en zor kısım doğru çocuğu seçebilmekti. Tek başına verilmesi oldukça güç bir karar olduğundan bir okul rehber öğretmeninden yardım almanın en sağlıklı yol olacağına karar verdim. Trabzon’da, 11 yaşında, Karadeniz gibi bir durgun bir dalgalı küçük bir kız çocuğu… İlk görüşmemizde gözümün içine attığı kaçamak bakışlar zihnimin en güzel köşesinde sonsuza dek yer edinmişti bile. Önceleri çevresinde her zaman en küçük olan ben, ilk kez bir abla sorumluluğu almanın tarifsiz duyguları içinde ilk görüşmemizi ağzım kulaklarımda tamamladım.

Her görüşmemizde farklı bir aktivite yapacağımıza anlaşıp, önceki buluşmada sözleşiyorduk. Birlikte oynadığımız Toplumsal Eşitlik Oyun Kiti’ nden, hayvan dostlarımızı beslemeye, basit kodlamayla oyun tasarlamaktan, tohum ekmeye, birlikte spor yapmaya, kitap okuyup ders çalışmaya kadar uzanan geniş bir skalamız vardı. Bugün pek çok çocuğun yapabildiği şeyleri onun ilk kez deneyimliyor olması, birinin yalnızca ona odaklı bir yaklaşımda bulunması proje kardeşimi çoğunlukla mutlu etse de zaman zaman yüzüne düşen hüzün hissedilebiliyordu.  Kalbinin derinliklerinde kimsenin ve hiçbir şeyin dolduramayacağı bir boşluk olduğunun farkındaydım. Onu herhangi bir kalıba sokmanın peşinde değildim, yalnızca hayallerinin hedefe dönüşebileceği yolda, ona sonsuz inanan ve destekleyecek birinin olduğunu bilmesini istiyordum. Her şeyden ve herkesten önce insanın kendisine öz güven ve öz saygı duyması gerektiğini aşılayabilmeyi hedefledim. Bugün proje kardeşime baktığımda görünen somut/soyut gerçekler katettiğimiz yolun ne kadar güzel ve doğru olduğunun kanıtıdır. Çocukluk çağında görülen manevi desteğin tüm hayatı etkileyebilme gücüne inanırım ve projenin beni en çok çeken kısmı da her zaman bu olmuştur.

Elbette proje süreci tek taraflı işlemedi. Bu yolculukta çocukla olan iletişimin bana öğrettikleri de oldu. Ben onun için bir şey yaparken aslında yaptığımız şeyin bendeki etkisi onda olandan çok daha büyük oldu. Onunla birlikte ben de çocuk Nurşah ile olan sorunlarımla yüzleştim, üstelik bir kısmını çözüme kavuşturabilmeyi de başardım.

Öte yanda proje kapsamında yürüttüğümüz birbirinden kıymetli sergilerimiz oldu. Çok kıymetli sanatçıların, birbirinden değerli eserleriyle gerçekleştirdiğimiz sergiler, modern sanatla yakından buluşmamıza, sanatçılarla birlikte eserlerini deneyimlememize vesile oldu. Her birimiz farklı alanlarda üniversite eğitimlerimize devam ederken, bu etkinliklerde rol modellerimizle birebir tanışma fırsatları bulabilmek de bizler için oldukça önemliydi. Tüm bunların yanı sıra projeyi birlikte yürüttüğümüz akranlarımızla keyifli vakit geçirebilmemizi sağlayan bu etkinlikler, çok güzel dostlukların başlamasına da vesile olmuş oldu.

Bu anlamlı projede yer alabilmemi sağlayan başta Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ile proje kurucularımız Gülsen, Raziye ve Rengin’e, ardından birbirinden değerli proje ekibi arkadaşlarıma; projemizi manen ve madden destekleyen tüm destekçilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Yeni dönemde yöneticilerinden olduğum bu kıymetli projenin daha çok çocuğa ulaşabilmesi için elimi taşın altına koymaya hiçbir zaman çekinmeyeceğime bu ülkenin tüm çocukları adına söz veriyorum. Yolunuz ışıkla aydınlansın, yüzünüzdeki tebessüm hiç solmasın güzel çocuklar.

get_footer();